21 Eylül 2008 Pazar

kitabımı okuyanlar

bir kitaptan kitabım diye söz etmek biraz komiğime gitse de, gerçek bu... oğlum, kızım, eşim demek gibi. ama onların kim olduğundaki söz payım kitabım için olandan daha fazla.
yaz boyunca sağda solda, tatil yeri marketlerinde ya da plajda oturan insanların elinde kitabımı görmek çok hoşuma gitti. ilk defaymışcasına bir keyif verdi. diğer yandan kitabın üzerinde tabak gibi duran resmim sebebiyle utanıp sıkılmam, bir kısım okura anlaşılmaz, bir kısım okumayan ama "tanıyan"a yüzsüzce gelse de, devam etti. bereket versin, kentin duvarlarında, ya da duraklarındaki camlı vitrinlerde tanıtım posterleri sergilenirken ben ıssız bir sahilde başka kitapları okumaktaydım. işte böyle bir yaz geçti, kitabı alanların en az yarısının okuduğunu, anlamaya çalıştığını hayal ederek, bu hyalden pek hoşlanarak, sonuçta kendini bir şey sanarak.. nasıl bir şey? başkalarının düşünüşünde etki yapan bir şey. yazmanın, yazdıklarını yayımlamanın "narsistik" yanı bu olsa gerek... terapistime bir daha sormalıyım bu hususu. ama o okumamıştır büyük olasılıkla kitabımı...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba Sayın Yazgan:)

kıs aylarinda bazi kitaplari, yazin okumak uzere ayirir,tatile de bunlardan birisiyle cikarim. Bu sene ki tatil kitabim " kalbinle dusun,aklinla hisset" idi. Buralarda soguklarin yavasca yaklastigi bugunlerde, tatilde cekilmis fotograflarima bakarken bir karede Can'ın elimde kitabiniz varken habersizce cekiverdigi fotografi gordum. Can benim 10 yasindaki yegenim. Elimden dusurmedigim kitabınız yuzunden, tatil boyunca havuz basinda,kumsalda,yemekte Can tarafından -hınzırca- "Sayın Yazgan, Sayın Yazgan" seklinde cagrıldım.

Ancak, kitabinizin "Tatil konjonkturu" bolumunde vardiginiz sonuca katilamiyorum. Hani diyorsunuz yaaa "tatil hos bir hatira ve fotograflarimizda adini bile bilmedigimiz bircok insan birakir" Ben bir okur olarak, sizi tatilde tanidim,hatta adinizi hep hatirlayacak bir fotografim bile var. Bu guzel kitap icin tesekkurler ayrica bir edebiyat ogretmeni olarak, Tanpınar, Oguz Atay gibi onemli yazarlardan yaptıgınız alıntılari cok dikkate deger buldum!

Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Merhaba değerli hocam,
"Kalp Çarpar Beyin Böler" ve "Kalbinle Düşün Aklınla Hisset" adlı kitaplarınızı kitapçıma ısmarladım, Cuma akşamı kavuşacağım. Bir aksilk olsa da en kısa zamanda kitaplarınız elimde olacak.
Diğer kitaplarınızı da ilk fırsatta alacağım. Ben, okulöncesi öğretmeniyim. Sizin kitaplarınızı okumadan mesleğime devam etmenin büyük bir eksiklik olduğuna inanıyorum.
Kısa bir süre önce, televizyonda canlı yayına bağlanmış,rehabilitasyon merkezlerinde kalan çocuklara yapılan insanlık dışı tutumlar ile ilgili çok dikkatli, ılımlı konuşmuş, yapılması gerekeni belirtmiştiniz büyük bir duyarlılıkla.Bu haberle huzursuz olan ruhum yapılması gerekenin ılımlı bir dille anlatılması ile biraz olsun yatıştı.
Ben, kitaplarınızı İstanbul'da, Avrupa yakasında bir hafta sonu imzalayabilme ihtimalinizi sevdim!
Saygılarımla!
Burçak

Adsız dedi ki...

Yankı Hocam,"Kalbinle Düşün Aklınla Hisset" kitabınızdaki mini test sayesinde sinirli bir insan olduğumu fark ettim.Bunu doktorumla paylaştım, onayladı.
Aptallıkla ilgili yazınız okudum. Ülkede kriz varsa, aptallık oranı yükseliyor, her şey normale dönüyorsa bu oran düşüyor.İşte ben de böyle bir dönemde aptallık yapmış bulunuyorum.Faturası ağır bir aptallık hem de! Zaten beni terapiye getiren başlıca neden de bu oldu!
Her insanın arada bir aptallık yapabileceğini belirtmişsiniz, biraz olsun içim rahatladı.
Korku uyandıran düşüncelerin farkına varma ile ilgili yazınızı da okudum. Biraz farkındalık oluştu gibi. Yani kimi zaman hangi düşünce biçimi ile korku gelişeceğini anlayabiliyorum.
Kişisel atalet, gerekeni erteleme, kendimizle ilgili yapmamız gerekenleri baştan savma ya da başkaları dedi diye yapma konuları ile ilgili yazılarınızı beni yine çok etkiledi.
Sırada "Beyindeki Ceo- hislerle akıl rasındaki denge yöneticisi" yazısı var.
Yani iki kitabınızda da ilgimi çeken konuları okuyorum. "Kalp Çarpar Beyin Böler" başlangıç aşamasındaki eğitm gibi bir kitap.
"Kalbinle Düşün, Aklınla Hisset",biraz daha ileri düzeyde!
Ben, nasılsa kitaplarınızda, ilgimi çeken, beni etkileyen konular olduğunda teşekkür etmek için yeniden buraya uğrar, yazarım!;))
Kitaplarınızı elimden bırakamıyorum. Her yerde yanımdalar. Aslında Üstün Hoca," Küçük Şeyler" Programı'nda olsun, kitaplarında olsun ard arda psikoliji kitapları okunmaması gerektiğini, arada mutlaka roman okunması gerektiğini belirtiyor. İstesem de arada roman okuyamıyorum, kendini daha iyi anlama, keşfetme çabası mı bu, yoksa doktorumun "terapi süresini yeterli bulmadığım" saptamasını doğrulayan bir davranış mı yoksa her ikisi de mi? Galiba öyle, her ikisi de yani!
Zihinsel gevezelik hiç mi bitmez?
Saygılarımla!
Yine Burçak